Acı; kelime anlamı olarak bir maddenin dilde bıraktığı tattır ya da bazı etkenler sonucunda yaşanan sıkıntı, ıstırap ve rahatsızlıktır. Ama bizim konumuz ıstırap veren acılardır. Acı, insan hayatında yıllardan beri süregelen ve bitmek tükenmek bilmeyen bir oluş biçimidir. Acının insana kattığı değer var mıdır yoksa acı insanı eksiltir mi ? bunu söylemek oldukça zordur. Kişilik yapısına göre acıya katlanmak ya da dayanmak herkes için aynı ölçüde değildir. Kimisi çok derin acılara dayanabilir. Kimisi de; acıya dayanamaz ve manevi olarak çöküşe uğrar. Acının iki şekli vardır; fiziksel ve ruhen yaşanan acılar.
Fiziksel acılar; bedene uygulanan ( şiddet, işkence, hastalık,yaralanmalar) acılardır. Ruhsal acılar ise; acı bir olayın sonucunda yaşanan (ölüm, ayrılık, yalnızlık ) acılardır.
Derin nefes alarak, yavaş yavaş bırakmak ve acı geçinceye kadar dayanma gücünü sağlamaktır. Bu yöntem, acının sanki yokmuş gibi hissedilmesini amaç edinmektedir.
Acının yaşandığı yerden farklı bir açıya odaklanmak. Acının aşılması için yapılabilecek bir yöntemdir.
Acı karşısında küfür ederek acının geçmesine dayanmak bir yöntem olabilir. Bu yöntem İngiltere’de araştırılmış ve etkili olduğu gözlenmiş bir durumdur.
Acıyı geçirebilecek ilaçlar almak da yöntemlerden birisidir.
Ruhen yaşanılan acıların en büyüğü çok sevilen birinin kaybedilmesi sonucu yaşanan acıdır. Buna dayanmak ve acının geçmesi, zaman içerisinde alışmakla başarılabilir.
Diğer çekilen acılar ise meditasyon, hayata bağlılık, gülmek, zevk almak, uğraşlar edinmek ve sevgiyle yaklaşarak çözüm sağlayan yöntemler içermektedir.